Arkeoloji

Arkeoloji’nin Metodu

Bu Yazıyı Paylaş :

Arkeoloji, eski çağlara ait insan topluluklarının ürünü olan herşeyi toplar, sınıflandırır; bulunuş durum ve yerlerini de göz önüne alarak sonuç çıkarır. Arkeoloji uygulamalı bir bilimdir. Bu özelliği ile Zooloji ve Botanik’le benzeşir. Botanik nasıl bitkileri, Zooloji hayvanları toplayıp, tanımlayarak sınıflandırırsa; arkeoloji de eski kültür kalıntılarını toplar, tanımlayıp, sınıflandırarak, ait oldukları kültürleri ve zamanı belirler.

Arkeoloji’nin Çalışma Aşamaları:

 

1) Yüzey Araştırması (Survey)

Arama, bir arkeologun ilk işidir. Yeraltında bulunan eski kültür kalıntılarını çıkarmada titiz bir çalışma yapmak gerekir. Arkeolojik yerleşmelerin bulunması, belgelenmesi ve bunların herhangi bir kazı işlemine başvurulmadan bilimsel yöntemlerin incelenmesi, toprak üstündeki kalıntıların elde edilip yorumlanmasına ”yüzey araştırması ”(survey) denir.

Henüz bilinmeyen arkeolojik yerler açık arazide yürüyerek ya da araba ile dolaşılarak bulunur. Amaçlı olarak yapılan  araştırmada, arkeolojik yüzey araştırmasının gerekli bir bölümüdür ve çalışmanın ilk basamağını oluşturur. Eski kayıtların ve yer adlarının incelenmesi, çoktandır unutulmuş yerlerin yeniden bulunmasına yardımcı olabilir. Bu nedenle eski ve yeni yerlerin bir haritaya işlenmesi de arkeolojik araştırmanın gerekli bir parçasıdır. Bu da gerek arkeolojik merkezlerin normal topoğrafik haritalara işlenmesinde, gerekse belirli dönemlere özgü haritaların işlenmesinde, hazırlanmasında çok yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir.

Özellikle insan elinden çıkan nesnelerin dağılımını gösteren haritalar, arkeolojik araştırmalarda birer anahtar niteliğindedir.

 

Arkeoloji

2) Bulma

Araştırmacı (Arkeolog) yüzeyde yaptığı çalışmalar sonucunda bazı veriler toplar. Bunların başında seramik eşya, kırık çanak-çömlek parçaları, küçük buluntularla sikkeler ve süs malzemesi gelir. Seramik eşya kırıldıktan sonra bir daha kullanılmadığı için, ayrıca her yerleşim biriminde bol miktarda ele geçmesi dolayısıyla geçmiş kültürlere ait ipuçları bulmada büyük önem taşır.

Arkeoloğun yüzey araştırması sonucunda elde ettiği bulgular değerlendirilir ve sonuçta, ilgili arkeolojik yerleşimde kazıya gerek olup olmadığına karar verilir. Eğer araştırılan sahada seramik bulgu yoksa, bu orada kazı yapılamaz anlamına da kesinlikle gelmez. Bazen bir sikke bazen de bir mühür ya da yazıt parçası bile oranın önemini göstermeye yeterlidir. Bu konuda yüzey araştırması yapılacak yerin ön tarihinden de faydalanır. Tarihi belgelerle arkeolojik veriler bir bütün olarak değerlendirilir ve ilgili yerleşim hakkında bir sonuca ulaşılır.

Arkeoloji

3) Kazı

Kazı : önceden topoğrafik haritası çıkarılmış ve sınırları belirlenmiş arkeolojik alanlarda, yetkili makamdan alınacak izinle bilimsel sorumluluğa sahip kişilerin yapacağı kazma işlemidir. Arkeolojik kazılar amaçlarına göre;

  • Planlı Kazılar (Eğitim Kazısı)
  • Kurtarma Kazıları
  • Raslantısal Kazılar
  • Define Kazılar
  • Kaçak Kazılar diye sınıflara ayrılır

Bunlar, yerleşme yeri biçimlerine göre kendilerine uygun yöntemleri ve teknikleri uygularlar .

Arkeoloji

4) Tanım, Restorasyon, Konservasyon ve Sınıflandırma

Arkeolojik çalışmanın diğer bir işlem basamağı, türlü yollarla ele geçirilmiş olan arkeolojik eserlerin geçmişi ve ait oldukları kültürü açıklamaya yarar hale getirilmesidir. Yüzey araştırması ve kazı, arkeolojinin yalnıza küçük bir bölümüdür. Arkeoloğun en önemli görevi, raslantıyla ele geçen ya da yüzey araştırması ve kazıda bulduğu, insanın geçmişine ait maddi kültür varlıklarını, kültürel ve tarihsel kurallara dayandırarak yorumlamaktır.

Bunun için herşeyden öne bütün buluntuların kesin ve doğru tanımlarını yapmak, sınıflamak ve çözümlemek gerekir. Tanımlama sırasında buluntunun yapı malzemesine ve yapılış tekniğine de dikkat etmek gerekir. Öyle ki, bu birşeye ad vermeye benzer; artık o buluntu verilecek bir kimlikle tanınacaktır. Örneğin; kemik saplı, altın kama, fildişi taraki, ahşap kız figürini gibi.

Eserler her zaman sağlam olarak ele geçmezler; bunları ilk kullandıkları biçimlerine uygun, orjinalliklerini bozmadan onarmak gerekebilir.

a) Restore :

Eserin bozulmuş ve tarip olmuş kısımlarını temizleyerek onarıp, yenileştirmek.

b)Restorasyon :

Bu terim onarımın, eserin aslına uygun olarak kendisi üzerinde çalışılıp, gerçekleştirildiğini ifade eder. ”Anastylosis” de denilen kısmi onarımda, kazı sonucu yıkıntısı elegeçen bir yapının, yeni mimari eleman eklenmeden eski biçimde yeniden yapımıdır.

c) Restitüsyon:

Bu kez esere dokunulmaz. Eserin kağıt üzerindeki çizimi (röleve) bener örnekler yardımıyla tamamlanır.

d) Rekonstrüksiyon :

Anıtsal ölçülerdeki eserlerin bulundukları yerde, elegeçen parçalarıyla tekrar kurulup ayağa kaldırılması işlemidir.

e) Konservasyon:

Onarılan bir esere yapılan işlem uzun ömürlü kılınmalı ve aynı zamanda da eserin aslına uygun biçimde yapılmalıdır. Bu amaçla onarılan ya da ortam değiştiren bir eserin kimyasal yöntemlerle koruma altına alınması gerekir, buna ”Konservasyon” adı verilir.

Eserlerin onarımı konusunda değişik yorumlar getirilmiştir: Acaba onarılan kısım ile orjinal kısım ilk bakışta birbirlerinden ayırt edilebilecek biçimde mi olmalı; yoksa hiç fark edilmemeli mi? Bu konuda çeşitli tartışmalar vardır. Eğer eser hiç belli olmayacak biçimde onarılmış ise, estetik açıdan kazançlı sayılırız. Ancak, orjinal yapının ve asıl dokunun tanınamaması tehlikesi ortaya çıkar ki, bu bilim için hiç de hoş değildir.

 

Arkeoloji
Restorasyonun esere göre uygun olmaması

5) Yorumlama:

Değişik yollarla ortaya çıkarılarak onarılan eserlerin ne amaçla yapıldığını ve ne olarak kullanıldığını belirlemek; onu oluşturan düşünenin toplumsal ve doğal etkenlerini bir araya getirerek yorumlamak gerekir. Yorumlamada, buluntunun ait olduğu çevrede, bir bütün içinde ele alınmalı ve parçanın tanımı da gözden uzak tutulmamalıdır. Yorumlamada ilk hak, eser üzerinde çalışan arkeoloğa aittir. Kazıdan çıkarma ve aslına uygun biçimde onarma kadar, doğru yorumlayabilmek de çok önemlidir; yoksa yıllarca bilinen, ama yanlış yorumlanmış bir savaş aleti bir anda bir süs eşyası olabilir.

6) Tarihleme :

Arkeolojik çalışmanın sonucunda buluntunun belirli bir aman dilimi içerisine oturtulması gerekir. Böylece eser üzerinde varılan sonuç, kişisel olmaktan da kurtulmuş olur. Bir buluntunun zamanını belirlemek için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Metodlu bir kazıyla elegeçen bir buluntunun ait olduğu dönem, katmanlaşmaya stratigrafiye göre az çok belirlenmiş sayılır. Ancak, heyelanlı ve depremli arazideki yerleşmelerde bu metod geçerli değildir; ayrıca her zaman buluntular kazı sonrası ele geçmezler.

Kazılarda katmanlaşmanın zaman dilimini saptamaya yarayan en önemli belgeler ”yazılı belgeler”dir. Bunlar yazılı adak ya da mezar taşları, antlaşma kabartmaları ve yüzeyleri aşınmamış sikkelerdir. Daha önce yakın çevrede ele geçen eserler de buluntunun zamanını belirlemede tamamlayıcı belgeler olarak kullanılabilirler. Resim ile yazının aynı eser üzerinde ele geçmiş olması, buluntunun önerilen tarihine bir derece daha kesinlik kazandırır.

Arkeoloji

Arkeolojide geçerli iki tür kronoloji (tarihleme) vardır:

A. Relative (Nisbi=Yaklaşık) Kronoloji

Buluntunun ait olduğu tarihin benzer buluntular yardımıyla yaklaşık olarak saptanmasına Relative Kronoloji (RKro) denir.

B. Absolute (=Keskin) Kronoloji

Buluntunun önerilen tarihinin eser üzerindeki yazı ya da resim, yahutta yazılı-resim ile kesin (AKro) olmasıdır. Relative kronoloji konusunda kullanılan iki önemli terim vardır:

a. Terminus Post Quem (TPQ) :

Bir buluntunun belirlenmiş bir tarihten daha sonra olamayacağını gösterir.

b. Terminus Ante Quem (TAQ) :

Bu kez buluntunun belirlenmiş bir tarihten daha önce olamayacağını gösterir.

Arkeoloji

 

Kaynakça :

Arkeoloji’ye Giriş / Cevat Başaran.

Arkeoloji Sözlüğü / Tamay Tekçam

 

Instagram hesabımızı takip etmeyi unutmayın..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.